March 17, 2024
Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığının tarafından yeni bir tasarı teklif edilmiş. Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziğin çalınan vakti artırmaktır.
Daha özel olarak, yabancı müziği çalan radyo istasyonunda, otellerin bekleme odalarında, asansörlarında ve havalimanılarda, çalınan müziğinden en azından yüzdesi kırk beşi (%45) Yunancada söylenen müzik veya Yunan bestecinin tarafından bestelenen orkestra müziği olması lazım. Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzdesi altmışının (%70) yabancı olduğu için, yerel müziği ve yerli müzisyenlerin sanatını korumak gittikçe daha önemli oluyor.
Gerçek ki, İngiliz dili ve İngilizcede söylenen müzik dünyanın her köşesinde yayılmış, ve bir dereceye her yerin yerel müziğini yerinden çıkarmış. İngilizcede şarkıları söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var. Bu durum hakkında uzaktan karışım hislerim vardı, ama bir kural ile değiştirilebilen şey olup olmadığına emin değilim. Her neyse, her nasılsa genç nesillere yerel müziği ve anadiliyi sevdirilip, onların üzerinde yeni müzikleri yarattırılmak olabilirsa, kötü olmazdı. Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koymak çok zor olduğunu anlıyorum.
Last week, a new bill was proposed by the Greek ministry of culture. The purpose of this bill is to place a limit on foreign music that is played in public spaces and on the radio, and increase the playing time of Greek music.
More specifically, it will be mandatory for 45% of the music heard in radio stations, hotel waiting rooms, elevators and airports, to be either sung in Greek, or to be composed by a Greek conductor if it's an instrumental piece. According to the ministry of culture, since almost 70% of the music people listen to seems to be foreign, it becomes all the more necessary to protect local music and local musicians.
It is true that the English language and English speaking music have pervaded every corner of the world, and have even displaced local music to an extent. There are even local groups and musicians that choose to sing in English. I have always had mixed feelings about this situation, but I am not sure whether it is something that can be changed through a law. At any rate, it would not be bad if the younger generations could be made to love local music and their own mothertongue, and create new art based on them. At the same time, I understand that it is very hard to place limits on the arts and on creativity.
--------------
Την περασμένη εβδομάδα ένα νέο νομοσχέδιο προτάθηκε από το Ελληνικό Υπουργείο Πολιτισμού. Ο σκοπός αυτού του νομοσχεδίου είναι να βάλει ένα όριο στην ξένη μουσική που παίζεται σε δημόσιους χώρους και στο ραδιόφωνο, και να αυξήσει τον χρόνο ακρόασης της Ελληνικής μουσικής.
Πιο συγκεκριμένα, θα είναι υποχρεωτικό για το 45% της μουσικής που ακούγεται σε ραδιοσταθμούς, χώρους αναμονής ξενοδοχείων, μέσα σε ασανσέρ και σε αεροδρόμια, να είναι είτε ελληνόφωνη είτε να έχει δημιουργηθεί από Έλληνα συνθέτη, εάν πρόκειται για ορχηστρική μουσική. Σύμφωνα με το υπουργείο πολιτισμού, γίνεται όλο και πιο απαραίτητο να προστατευθεί η εγχώρια μουσική και οι εγχώριοι καλλιτέχνες από τη στιγμή που σχεδόν το 70% της μουσικής που ακούνε οι Έλληνες είναι ξένη.
Είναι αλήθεια ότι η Αγγλική γλώσσα και η αγγλόφωνη μουσική έχουν εισβάλλει σε κάθε γωνιά του πλανήτη, και σε ένα βαθμό έχουν εκτοπίσει την ντόπια μουσική. Υπάρχουν μέχρι και ντόπιοι καλλιτέχνες και συγκροτήματα που επιλέγουν να τραγουδάνε στα Αγγλικά. Πάντοτε είχα ανάμικτα συναισθήματα γι'αυτήν την κατάσταση, αλλά δεν είμαι σίγουρος αν είναι κάτι που μπορεί να αλλάξει με έναν νόμο. Σε κάθε περίπτωση, δεν θα ήταν άσχημο αν μπορούσαμε να κάνουμε τις νέες γενιές να αγαπήσουν περισσότερο την εγχώρια μουσική και την ίδια τους τη γλώσσα, και να δημιουργήσουν νέα τέχνη πάνω σε αυτά. Παράλληλα όμως, καταλαβαίνω ότι είναι πολύ δύσκολο να μπουν όρια στην τέχνη και στη δημιουργικότητα.
Yunan Müziğıinin Yüzdesi Kuralı
Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığının tarafından yeni bir tasarı teklif edilmiş.
Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziğinin çalınan vaktsüresini artırmaktır.
Your is clear. Just do some minor correction.
Daha özelaçık olarak, yabancı müziği çalan radyo istasyonunda, otellerin bekleme odalarında, asansörlarıerindae ve havalimanılarında, çalınan müziğinden en azından yüzdesi kırk beşi (%45) Yunancada söylenen müzik veya Yunan bestecinin tarafından bestelenen orkestra müziği olması lazım.
Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzdesi altmışının (%760) yabancı olduğu için, yerel müziği ve yerli müzisyenlerin sanatını korumak gittikçe daha önemli oluyor.
Gerçek şu ki, İngiliz dili ve İngilizcede söylenen müzik dünyanın her köşesinde yayılmış, ve bir dereceye kadar her yerin yerel müziğini yerinden çıkarmış.
İngilizcede şarkıları söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var.
Bu durum hakkında uzaktan karışımk hislerim vardı, ama bir kural ile değiştirilebilen şey olup olmadığına emin değilim.
Her neyse, her nasılsa genç nesillere yerel müziği ve anadiliyni sevdirilip, onların üzerinden yeni müzikleri yarattırılmak olabilirsae, kötü olmazdı.
Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koymaknın çok zor olduğunu anlıyorum.
It is clear what you mean. I do some minor correction.
Feedback
almost perfect as always :)
Yunan Müziğıin Yüzdesi Kuralı
Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığının tarafından yeni bir tasarı teklif edilmiş.
Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziğin çalınan vakti artırmaktır.
Daha özelspesifik olarak, yabancı müziğik çalan radyo istasyonularında, otellerin bekleme odalarında, asansörlarıerindae ve havalimanılarında, çalınan müziğinden en azından yüzdesi kırk beşinin (%45) Yunancada söylenen müzik veya Yunan bestecinin tarafından bestelenen orkestra müziği olması lazım.
"Özel" means "special"
Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzdesi altmışının yetmişi (%70) yabancı olduğu için, yerel müziği ve yerli müzisyenlerin sanatını korumak gittikçe daha önemli oluyor.
It would feel more natural if you said "...daha önemli bir hal alıyor."
Gerçek şu ki, İngiliz dili ve İngilizcede söylenen müzik dünyanın her köşesinde yayılmış, ve bir dereceye kadar her yerin yerel müziğini yerinden çıkarmış.
İngilizcede şarkıları söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var.
The sentence you wrote means that the artists sing English songs, but if you wanted to say they're writing and singing their own songs in English you should say:
"Şarkılarını İngilizce söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var."
İngilizce şarkı = English song
Şarkılarını İngilizce söylemek = sing their own songs in English
Bu durum hakkında uzaktan eskiden beri karışımk hislerim vardı, ama bir kural ile değiştirilebilencek şey olup olmadığına emin değilim.
About "değiştirilebilecek"
Because the change hasn't happened yet, use future tense. This isn't something that happens often so using "geniş zaman" feels odd.
Her neyse, her nasılsa genç nesillere yerel müziğik ve anadiliyleri sevdirilip, onların üzerinden yeni müzikleri yarattırılmak olabilirsae, kötü olmazdı.
I don't know what you meant by "her nasılsa" but it doesn't make sense in this sentence.
"x-mek olabilirse" isn't somethin we do in Turkish. Add the -bilirse suffix directly to the verb
Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koymaknın çok zor olduğunu anlıbiliyorum.
When you use "anlıyorum" it gives an empathetic feel. Makes it as if you think that people should limit art and creativity but understand that it's hard to do. It gives the vibe that you're against creativity.
Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzdesi altmışının (%70) yabancı olduğu için, yerel müziği ve yerli müzisyenlerin sanatını korumak gittikçe daha önemli oluyor. Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzde It would feel more natural if you said "...daha önemli bir hal alıyor." Kültür bakanlığına göre, halkın dinlediği müziğin yaklaşık yüzde |
Gerçek ki, İngiliz dili ve İngilizcede söylenen müzik dünyanın her köşesinde yayılmış, ve bir dereceye her yerin yerel müziğini yerinden çıkarmış. Gerçek şu ki, İngiliz dili ve İngilizce Gerçek şu ki, İngiliz dili ve İngilizce |
İngilizcede şarkıları söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var. İngilizce The sentence you wrote means that the artists sing English songs, but if you wanted to say they're writing and singing their own songs in English you should say: "Şarkılarını İngilizce söylemeyi seçen birçok yerel sanatçı ve grup bile var." İngilizce şarkı = English song Şarkılarını İngilizce söylemek = sing their own songs in English İngilizce |
Bu durum hakkında uzaktan karışım hislerim vardı, ama bir kural ile değiştirilebilen şey olup olmadığına emin değilim. Bu durum hakkında uzaktan eskiden beri karışı About "değiştirilebilecek" Because the change hasn't happened yet, use future tense. This isn't something that happens often so using "geniş zaman" feels odd. Bu durum hakkında uzaktan karışı |
Her neyse, her nasılsa genç nesillere yerel müziği ve anadiliyi sevdirilip, onların üzerinde yeni müzikleri yarattırılmak olabilirsa, kötü olmazdı. Her neyse, I don't know what you meant by "her nasılsa" but it doesn't make sense in this sentence. "x-mek olabilirse" isn't somethin we do in Turkish. Add the -bilirse suffix directly to the verb Her neyse, her nasılsa genç nesillere yerel müziği ve anadili |
Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koymak çok zor olduğunu anlıyorum. Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koyma When you use "anlıyorum" it gives an empathetic feel. Makes it as if you think that people should limit art and creativity but understand that it's hard to do. It gives the vibe that you're against creativity. Aynı zamanda sanata ve yaratıcılığa sınır koyma It is clear what you mean. I do some minor correction. |
Yunan Müziğın Yüzdesi Kuralı Yunan Müziğ Yunan Müziğ |
Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığının tarafından yeni bir tasarı teklif edilmiş. Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığı Geçen hafta Yunanistan'da kültür bakanlığı |
Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziğin çalınan vakti artırmaktır. Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziği Bu tasarının amacı radyoda ve halka açık alanlarda çalınan yabancı müziğe sınır koyup, Yunan müziğinin çalınan Your is clear. Just do some minor correction. |
Daha özel olarak, yabancı müziği çalan radyo istasyonunda, otellerin bekleme odalarında, asansörlarında ve havalimanılarda, çalınan müziğinden en azından yüzdesi kırk beşi (%45) Yunancada söylenen müzik veya Yunan bestecinin tarafından bestelenen orkestra müziği olması lazım. Daha "Özel" means "special" Daha |
You need LangCorrect Premium to access this feature.
Go Premium