Jan. 16, 2021
1. Göldeyken bazı balık yakalamıştık, akşam yemeği için onları izgaraya koyduk. We had caught some fish while we were at the lake, we put them on the grill for dinner.
2. Hayvanat bahçesindeyken keçilere besleyeceğiz bizim için orada bir reservasyon yaptım. While at the zoo we will feed the goats, I made a reservation there for us.
3. Ayşe hastayken ilacını için eczaneye gitmiştim. While Ayşe was sick, I had went to the pharmacy for her medicine.
4. Marangozluk dersteyken arkadaşım Selim'i tanışmıştım. While in carpentry class, I had met my friend Salim.
5. Küçükken kardeşlerimle birlikte çamurda oynardım . During my childhood, I would play with my siblings in the mud.
6. Ormandayken cep telefonumu çamurda düşmüştü ama zarar vermedildi. While in the forest, my cell phone fell into the mud but it was not damaged.
7. Lastikçiden çıkken Bilal'in en sevdiğin biri yemeği almıştık, patates kızartması. While leaving from the tireshop, we bought one of Bill's favorite meals, French fries.
8. Aslında Mcdinalds'in patates kızartması burger King patates kızartmasından biraz daha severim. Actually, I like McDonald's fries better than Burger kings fries.
9. Meslek lisesindeyken farklı aletler nasıl kullanmaya öğrenmiştim. While I was in vocational school, I had learned to use different tools.
10. Martılara patates kızartması besleyken deniz polisin üyesinden tarafından bana uyarıldı. While feeding French fries to the the seagulls, I was warned by a member of the sea police.
11. Parkta Mukaddes ile yemek yerken ördeklere patates kızartması verdik. While eating in the park with Mukkades, we gave the ducks French fries.
12.. Bu göletten bir kaç balık yakalardım da bazen evime alırdım. I would catch some fish from this pond also I would take some to my home.
13. Şehir merkezindeki kilise savatayken harabeye çevirmişti, sonraki yıl restore edilecek. The church which is in the city's square was destroyed during the war, next year it will be restored.
14. Meslek lisesindeyken en iyi arkadaşım Selim'i tanışmıştım. While in vocational school, I met my best friend Salim.
15. Öğle yemeği molayken arkadaşım Salim'le yemek almak için gitmiştim. While on lunch break, I would go buy lunch with my friend Salim.
16. Genelde beyzbol maçlarını izlerken odamdaki koltuğumda oturuyorum. Usually while watching baseball matches, I sit in my armchair that is in my room.
17. Türkçemi yazmaya pratik yaparken koltuğumda oturuyorum. I sit in my armchair while practicing my Turkish writing.
18. Bu yaz kanada'ya gidemedim çünkü maddi imkansızlik ve hastaydım. I was unable to go to Canada this summer because of financial difficulties and I was sick.
19. Bu yıl maddi imkansızlığım yüzden bir tatil gücü yetmiyorum. Because of my financial difficulties, I can not afford a vacation.
20. Hafta sonu akşamlarda YouTube canlı yayınları izlerken koltuğumda oturum. While watching YouTube livestreams on weekend evenings, I sit in my armchair.
Native like corrections please and thank you
1. Göldeyken birazı balık yakalamıştık, akşam yemeği için onları iızgarayda koydupişirdik.
I couldn't put in the word, so there is tdk explanation.
biraz
1. sıfat Bir parça, azıcık:
"Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." - Falih Rıfkı Atay
2. zarf (bi'raz) Kısa bir süre için:
"Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra." - Oktay Rifat
3. zarf (bi'raz) Az miktarda:
"Yoruluyor ve ne olsa gözler biraz şaşılaşıyor." - Adalet Ağaoğlu
bazı
(ba:zı), Arapça baʿż
1. sıfat Birtakım, kimi:
"Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - Enis Behiç Koryürek
2. zarf Bazen:
"Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi" - Ali İzzet Özkan
2. Hayvanat bahçesindeyken keçileri beslemek için rezervasyon yaptırdım. / Hayvanat bahçesinde keçilerei besleyeceğiz bizim için orada birmiz için öncesinde reszervasyon yaptırdım.
3. Ayşe hastayken ilacınıç almak için eczaneye gitmiştim.
4. Marangozluk dersteykeninde arkadaşım Selim'i ile tanışmıştım.
5. Küçükken kardeşlerimle birlikte çamurda oynardım .
6. Ormandayken cep telefonumu çamurda düşmüştü ama zarar vegörmedildi.
7. Lastikçiden çıkarken Bilal'in en sevdiğin biri yemeği almıştık, yemek olan patates kızartması almıştık.
8. Aslında, Mcdionalds'in patates kızartması bnı Burger King patates kızartması'indaen biraz daha çok severim.
9. Meslek lisesindeyken farklı aletler nasıli kullanmayaı öğrenmiştim.
Martılaraı patates kızartması ile besleyrken deniz polisin üyesinden tarafından bana(ben) uyarıldım.
Parkta Mukaddes ile yemek yerken ördeklere patates kızartması verdik.
Bu göletten bir kaç balık yakalardım da bazen evime alıyıp da evime götürmek isterdıim.
For my understanding if you have a chance you would catch fish from the pond. But in reality, you didn't catch. I can't be sure if that is the case.
Şehir merkezindeki kilise, savatayken harabeye çevirmişti, sonraş sırasında harabeye dönmüştü. Önümüzdeki yıl restore edilecek.
Meslek lisesindeyken en iyi arkadaşım Selim'i tanışmıştım.
tanımak and tanışmak
tanı-mak ----- to know --- I know you. You know me. Ben seni tanıyorum. Sen beni tanıyorsun.
tanış-mak --- to meet - to know each other . nice to meet you -- tanıştığımıza memnun oldum.
-i tanıyorum --- Selim'i tanıyorum. I know Selim.
-ile tanıştım --- Selim ile tanıştım.
Öğle yemeği molasındayken, arkadaşım Salim'le yemek almak içinya gitmiştimk.
Genelde, beyzbol maçlarını izlerken odamdaki koltuğumdkta oturuyorum.
Türkçemi yazmaya pratikği yaparken koltuğumda oturuyorum.
BMaddi zorluklardan ve hastalanmam nedeniyle bu yaz kKanada'ya gidemedim çünkü maddi imkansızlik ve hastaydım.
Bu yıl, maddi imkansızlığımklar yüzden bir tatile gücüm yetmiyor. /Bu yıl, maddi imkansızlıklar yüzden tatile gitmeyi karşılayamıyorum.
benim gücüm yetmiyor.-- o yetmiyor. subject is changed.
Hafta sonu akşamlarında YouTube canlı yayınları izlerken koltuğumda oturum.
|
10. |
|
While in carpentry class, I had met my friend Salim. |
|
4. Marangozluk dersteyken arkadaşım Selim'i tanışmıştım. 4. Marangozluk ders |
|
Shortsenteces31 |
|
1. Göldeyken bazı balık yakalamıştık, akşam yemeği için onları izgaraya koyduk.
I couldn't put in the word, so there is tdk explanation. biraz 1. sıfat Bir parça, azıcık: "Biraz yağmur yağdı mı Beyoğlu'nun yaya kaldırımlarında yürüyebilirsen yürü." - Falih Rıfkı Atay 2. zarf (bi'raz) Kısa bir süre için: "Uzun etme iki gözüm biraz da bize uğra." - Oktay Rifat 3. zarf (bi'raz) Az miktarda: "Yoruluyor ve ne olsa gözler biraz şaşılaşıyor." - Adalet Ağaoğlu bazı (ba:zı), Arapça baʿż 1. sıfat Birtakım, kimi: "Biraz sonra yine bazı sesler işittim / Merak ile merdivenin başına gittim" - Enis Behiç Koryürek 2. zarf Bazen: "Bazı da oynarsın tor atlar gibi / Kış günü aç kalmış boz kurtlar gibi" - Ali İzzet Özkan |
|
We had caught some fish while we were at the lake, we put them on the grill for dinner. |
|
2. Hayvanat bahçesindeyken keçilere besleyeceğiz bizim için orada bir reservasyon yaptım. 2. Hayvanat bahçesinde |
|
While at the zoo we will feed the goats, I made a reservation there for us. |
|
3. Ayşe hastayken ilacını için eczaneye gitmiştim. 3. Ayşe hastayken ila |
|
While Ayşe was sick, I had went to the pharmacy for her medicine. |
|
5. Küçükken kardeşlerimle birlikte çamurda oynardım . This sentence has been marked as perfect! |
|
During my childhood, I would play with my siblings in the mud. |
|
6. Ormandayken cep telefonumu çamurda düşmüştü ama zarar vermedildi. 6. Ormandayken cep telefonum |
|
While in the forest, my cell phone fell into the mud but it was not damaged. |
|
7. Lastikçiden çıkken Bilal'in en sevdiğin biri yemeği almıştık, patates kızartması. 7. Lastikçiden çıkarken Bil |
|
While leaving from the tireshop, we bought one of Bill's favorite meals, French fries. |
|
8. Aslında Mcdinalds'in patates kızartması burger King patates kızartmasından biraz daha severim. 8. Aslında, Mcd |
|
Actually, I like McDonald's fries better than Burger kings fries. |
|
9. Meslek lisesindeyken farklı aletler nasıl kullanmaya öğrenmiştim. 9. Meslek lisesindeyken farklı aletler |
|
While I was in vocational school, I had learned to use different tools. |
|
Martılara patates kızartması besleyken deniz polisin üyesinden tarafından bana uyarıldı. Martılar |
|
While feeding French fries to the the seagulls, I was warned by a member of the sea police. |
|
11. |
|
Parkta Mukaddes ile yemek yerken ördeklere patates kızartması verdik. This sentence has been marked as perfect! |
|
While eating in the park with Mukkades, we gave the ducks French fries. |
|
12.. |
|
Bu göletten bir kaç balık yakalardım da bazen evime alırdım. Bu göletten For my understanding if you have a chance you would catch fish from the pond. But in reality, you didn't catch. I can't be sure if that is the case. |
|
I would catch some fish from this pond also I would take some to my home. |
|
13. |
|
Şehir merkezindeki kilise savatayken harabeye çevirmişti, sonraki yıl restore edilecek. Şehir merkezindeki kilise, sava |
|
The church which is in the city's square was destroyed during the war, next year it will be restored. |
|
14. |
|
Meslek lisesindeyken en iyi arkadaşım Selim'i tanışmıştım. Meslek lisesindeyken en iyi arkadaşım Selim'i tanı tanımak and tanışmak tanı-mak ----- to know --- I know you. You know me. Ben seni tanıyorum. Sen beni tanıyorsun. tanış-mak --- to meet - to know each other . nice to meet you -- tanıştığımıza memnun oldum. -i tanıyorum --- Selim'i tanıyorum. I know Selim. -ile tanıştım --- Selim ile tanıştım. |
|
While in vocational school, I met my best friend Salim. |
|
15. |
|
Öğle yemeği molayken arkadaşım Salim'le yemek almak için gitmiştim. Öğle yemeği molasındayken, arkadaşım Salim'le yemek alma |
|
While on lunch break, I would go buy lunch with my friend Salim. |
|
16. |
|
Genelde beyzbol maçlarını izlerken odamdaki koltuğumda oturuyorum. Genelde, beyzbol maçlarını izlerken odamdaki koltu |
|
Usually while watching baseball matches, I sit in my armchair that is in my room. |
|
17. |
|
Türkçemi yazmaya pratik yaparken koltuğumda oturuyorum. Türkçe |
|
I sit in my armchair while practicing my Turkish writing. |
|
18. |
|
Bu yaz kanada'ya gidemedim çünkü maddi imkansızlik ve hastaydım.
|
|
I was unable to go to Canada this summer because of financial difficulties and I was sick. |
|
19. |
|
Bu yıl maddi imkansızlığım yüzden bir tatil gücü yetmiyorum. Bu yıl, maddi imkansızlı benim gücüm yetmiyor.-- o yetmiyor. subject is changed. |
|
Because of my financial difficulties, I can not afford a vacation. |
|
20. |
|
Hafta sonu akşamlarda YouTube canlı yayınları izlerken koltuğumda oturum. Hafta sonu akşamlarında YouTube canlı yayınları izlerken koltuğumda oturum. |
|
While watching YouTube livestreams on weekend evenings, I sit in my armchair. |
|
Native like corrections please and thank you |
You need LangCorrect Premium to access this feature.
Go Premium