Nov. 9, 2020
3. Plajda güneş ışınından kendini korumak için güneş kremi takmalisin/koymalısın.
4. Hiç tam deniz kabuklar bulamabilirim. İ can't find any complete(intact) seashells.
5. Dükkanın işçisi bize hevesle konuştu. The worker of the store spoke with us with enthusiasm.
6. Her gün işime hevessizle gitmem. İ don't go to work with enthusiasm each day.
7. Benim yarasından çok fazla kan sızdırıyor. There is a lot of blood leaking out of my wound.
8. Çatıdan evime suyu sızdırıyor. The water is leaking into my house from my roof.
9. Banyo lavabonun altından sızdıran suyu fark etmedim. I did not notice the water which is leaking from under the bathrooms sink.
10. Sandviçtan yaptığım fazla mayonez sızdırıyor. There is a lot of mayonnaise oozing out of the sandwich i made.
11. Yeni ayakkabılar darda kalmıyorum. I'm not in need of new shoes.
12. Sol Ayakkabımda küçük çakıl taşı buldum. I found a small pebble in left my shoe.
13. Filmdeki olan adam kız arkadaşımın penceresine küçük çakıl taşları attı. The man who is in the film Threw small pebbles at his girlfriends window.
14. Çöp tenekende bitkin olan spor ayakkabım koyacağım. I will put my worn out athletic shoes into the trash can.
15. Yarın sabah, dağdan inmeye başlayacaklar, çünkü oraya kötü bir fırtına geliyor. Tomorrow morning they will start to get off the mountain, because there is bad weather coming there.
16. Denizde çakıl taşları attığım çok hızlı indi. The pebbles I threw into the sea quickly went down.
17. Nazik olmayan köpeği bizden peşinden koşacak. The dog who is not kind will chase us.
18. Masadaki vazo için çiçekleri bir avuç getiriyin. Bring a handful of flowers for the vase which is on the table.
19. Tavuk kümesinden bir avuç yumurtalar getirin. Bring me a handful of eggs from the chicken coop
20. Dedemin çocukluğu bir avuç fotoğraflar buldum. İ found a handful of pictures of my grandpa's childhood.
21. Mülgün sahibi benimle çok nazikti. The owner of the property was very polite with me.
3. Plajda güneş ışınından kendini korunmak için güneş kremi takmalisin/koymalısısürmelisin.
Krem, merhem ve benzerleri sürülür.
4. Hiç tamBütün bir halde deniz kabuklarını hiç bulamayabilirim.
Tam burada bozulmamış, bütün anlamını pek karşılayamamakta. Onun yerine bütün, bozulmamış, yekpare gibi sıfatlar kullanılabilir.
ne bulamadın?-- deniz kabuklarını -- objeyi belirt.
5. Dükkanın işçisi bizeçalışanı bizimle, hevesle konuştu.
6. Hİşime her gün işimestekle / hevessizle gitmeiyorum.
7. Benim yarasınYaramdan çok fazla kan sızdırıyor.
Edilgen ile etken çatı karışmış durumda.
Sızmak -- etken
sızdırmak-- edilgen
8. Çatıdan evime suyu sızdırıyor sızıyor. /çatı evime su sızdırıyor. / Su, çatıdan evime sızıyor.¶
¶
Edilgen ile etken çatı karışmış durumda. ¶
Sızmak -- etken¶
sızdırmak-- edilgen¶
¶
edilgen ile -den / -dan kullanılmaz. en azından şimdi düzeltirken fark ettim.
9. Banyo lavabosunun altından sızdıran suyu fark etmedim.
sızmak -- fiil
sız - an ( fiilden sıfat yapan yapım eki) --- sızan (sıfat)
sız- dır( edilgenlik eki) --- sızdırmak ( fiil)
Sandviçtan yaptığımYaptığım sandviçten, fazlaca mayonez sızdırtaşıyor.
Yeni ayakkabılar darda kalmıyoruma ihtiyacım yok.
darda kalmak -- zorda kalmak
Sol Aayakkabımda küçük bir çakıl taşı buldum.
a- bir
Filmdeki olan adam, kız arkadaşımnın penceresine küçük çakıl taşları attı.
Çöp tenekende bitkin olan spor ayakkabım koyEskimiş spor ayakkabılarını çöpe atacağım.
Ayakkabılar, elbiseler, eşyalar eskir.
Çöpe koyulmaz, atılır.
Yarın sabah, dağdan inmeye başlayacaklar, çünkü oraya kötü bir fırtına geliyor.
Denizde çakıl taşları attığım çok hızlı indibattı.
Denizde eşyalar batar.
NazikSakin olmayan köpeği bizden peşinden koşi kovalayacak.
chase- kovalamak
Masadaki vazo için çiçekleri bir avuçya koymak için bir avuç dolusu çiçek getiriyin.
TBana, tavuk kümesinden bir avuç yumurtalar getirin.
Dedemin çocukluğuna ait bir avuç fotoğraflar buldum.
Mülgkün sahibi benimleana karşı çok nazikti.
bana karşı iyiyidi, kötüydü, kabaydı...
Feedback
Türkçede ilerlediğini düşündüğüm için düzeltmeleri türkçe yazdım. Türkçe düzeltmeleri mi yoksa ingilizce düzeltmeleri mi tercih edersin?
|
Sandviçtan yaptığım fazla mayonez sızdırıyor.
|
|
I'm not in need of new shoes. |
|
12. |
|
Sol Ayakkabımda küçük çakıl taşı buldum. Sol a- bir |
|
I found a small pebble in left my shoe. |
|
13. |
|
İ can't find any complete(intact) seashells. |
|
5. Dükkanın işçisi bize hevesle konuştu. 5. Dükkanın |
|
The worker of the store spoke with us with enthusiasm. |
|
6. Her gün işime hevessizle gitmem. 6. |
|
İ don't go to work with enthusiasm each day. |
|
7. Benim yarasından çok fazla kan sızdırıyor. 7. Edilgen ile etken çatı karışmış durumda. Sızmak -- etken sızdırmak-- edilgen |
|
There is a lot of blood leaking out of my wound. |
|
8. Çatıdan evime suyu sızdırıyor. 8. Çatıdan evime su |
|
The water is leaking into my house from my roof. |
|
Yeni ayakkabılar darda kalmıyorum. Yeni ayakkabılar darda kalmak -- zorda kalmak |
|
9. Banyo lavabonun altından sızdıran suyu fark etmedim. 9. Banyo lavabosunun altından sız sızmak -- fiil sız - an ( fiilden sıfat yapan yapım eki) --- sızan (sıfat) sız- dır( edilgenlik eki) --- sızdırmak ( fiil) |
|
I did not notice the water which is leaking from under the bathrooms sink. |
|
10. |
|
There is a lot of mayonnaise oozing out of the sandwich i made. |
|
3. Plajda güneş ışınından kendini korumak için güneş kremi takmalisin/koymalısın. 3. Plajda güneş ışınından Krem, merhem ve benzerleri sürülür. |
|
SHort sentences17x |
|
11. |
|
4. Hiç tam deniz kabuklar bulamabilirim. 4. Tam burada bozulmamış, bütün anlamını pek karşılayamamakta. Onun yerine bütün, bozulmamış, yekpare gibi sıfatlar kullanılabilir. ne bulamadın?-- deniz kabuklarını -- objeyi belirt. |
|
Filmdeki olan adam kız arkadaşımın penceresine küçük çakıl taşları attı. Filmdeki |
|
The man who is in the film Threw small pebbles at his girlfriends window. |
|
14. |
|
Çöp tenekende bitkin olan spor ayakkabım koyacağım.
Ayakkabılar, elbiseler, eşyalar eskir. Çöpe koyulmaz, atılır. |
|
I will put my worn out athletic shoes into the trash can. |
|
15. |
|
Yarın sabah, dağdan inmeye başlayacaklar, çünkü oraya kötü bir fırtına geliyor. This sentence has been marked as perfect! |
|
Tomorrow morning they will start to get off the mountain, because there is bad weather coming there. |
|
16. |
|
Denizde çakıl taşları attığım çok hızlı indi. Denizde çakıl taşları attığım çok hızlı Denizde eşyalar batar. |
|
The pebbles I threw into the sea quickly went down. |
|
17. |
|
Nazik olmayan köpeği bizden peşinden koşacak.
chase- kovalamak |
|
The dog who is not kind will chase us. |
|
18. |
|
Masadaki vazo için çiçekleri bir avuç getiriyin. Masadaki vazo |
|
Bring a handful of flowers for the vase which is on the table. |
|
19. |
|
Tavuk kümesinden bir avuç yumurtalar getirin.
|
|
Bring me a handful of eggs from the chicken coop |
|
20. |
|
Dedemin çocukluğu bir avuç fotoğraflar buldum. Dedemin çocukluğuna ait bir avuç fotoğraf |
|
İ found a handful of pictures of my grandpa's childhood. |
|
21. |
|
Mülgün sahibi benimle çok nazikti. Mül bana karşı iyiyidi, kötüydü, kabaydı... |
|
The owner of the property was very polite with me. |
You need LangCorrect Premium to access this feature.
Go Premium