zulfek's avatar
zulfek

June 3, 2023

0
Genç haline bir şey söyleseydin, ne söylerdin?

Daha genç olduğum zaman, özellikle üniversitede okurken, hayat sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum. Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyük birine girmem gerekirdi. Eğer girmeseydim, bütün geleceğim kaybolurdu.

Üniversitem de bana aynı fikirleri beslediler. Bu yüzden üniversite üçüncü sınıftayken, muhasebe firmaların her işe alım etkiliğine katıldım, her hafta işverenlerle konuşuyordum. Mulakatlar gelince, firmaların ikisine girme şansımın %90 olduğunu sandım. Firmalarında birkaç arkadaşım var, özel etkinliklere katıldım, notlarım oldukça iyiydi. Ancak kim biliyordu ki sonunda hiç bir firmaya giremedim. Gerçekten şaşırdim, tamamen harap oldum. Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş.
Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi. Birinin onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecek kapılar da ona daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi. Yine de bu yol yalnız başarılı yolu değildir.

Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümü işim buldum. Dürüst söyleseydim, iş bana çok hoşuma gitmedi, ve yeneklerim biraz ziyan edildiğini düşündüm. Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğu bireyi, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyi, şimdi en basit en önemsiz işe bakmak zonrundaydım, çok aşağılanmış hissettim.

Ancak bu işin sayesinde çok şeyleri öğrendim. Ben sadece minimum işim yeterince olduğunu düşünmüyordum, her zaman yeni projelere arıyordum. Zaman fazla olduğunda başka iş arkadaşların yardımı etmeye çalıştım. Yavaş yavaş çok şeyleri öğrendim, ve sonra Excel becerilerimle başkaların işlerini giderek kolaylaştırdım.

Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, sonunda herkes bana yardımları etmem sormaya başladılar. İki buçuk yıl sonra yeni bir iş buldum ve orada muhasebe bölümünde üçüncü yüksek pozisyon aldım. Bir bölgesinin bütün bağlı sirketinden sorumlu oldum ve aynı zamanda özel bir muhasebe yazılımda uzmanlaşmaya başladım. En son birkaç yıl sonra şirketinden ayrılıp bir danışman olarak kendi kendine çalışmaya başladım, bugüne kadar.

Şimdiki işim çok beğendim, ama böyle bir işim yapabildiğimi asla düşünmezdim. Geriye bakınca, genç halime başarılı yolu sadece bir yol asla olmadığını çok isterim. Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklanabilir, sadece bir aramanı bekliyor. Şimdiki de dahil, gelecek fırsatların da kim biliyor? Türkiye’ye taşındıktan sonra beraberle yeni fırsatlar gelmiş da olabilir.

Corrections

Genç haline bir şey söyleseydin, ne söylerdin?

Daha genç olduğum zamaken, özellikle üniversitede okurken, hayatın sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum.

or - hayatta sadece bir doğru yol olduğuna inanıyordum. is more natural

Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyük birine girmem gerekirdi.

mutlaka en büyük 4 muhasebe firmasından birine girmem gerekirdi

Eğer girmeseydim, bütün geleceğim kaybolurdu.

Eğer giremezsem (is giving more accurate meaning considering your sentence)

Üniversitem de bana aynı fikirleri beslediler.

This sentence is not quite alright, we don't use it this way. Instead, you can say "Üniversitemdekiler de benimle aynı görüşteydiler/fikirdeydiler."

Bu yüzden üniversite üçüncü sınıftayken, muhasebe firmalarının her işe alım etkiliğine katıldım, h. Her hafta işverenlerle konuşuyordum.

Muülakatlar gelince, firmaların ikisine girme şansımın %90 olduğunu sandıdüşünüyordum.

Firmalarında birkaç arkadaşım var, ö. Özel etkinliklere katıldım, n. Notlarım oldukça iyiydi.

all separate sentences here. For using (,) parts of the sentence must be related in meaning in a way

Ancak kim biliyordu ki sonunda hiç bir firmaya giremedim.

Ancak sonunda hiçbir firmaya giremeyeceğimi kim bilebilirdi... (tough sentence, I must say)

Gerçekten şaşırdim, tamamen harap oldum.

Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş.

Bu fırsatları kaçırdığım için geleceğim onlarla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş gibi hissettim/gibiydi. (suits better instead of bence here)

Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi.

Birininsi onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecekte kapılar da ona çok daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi.

Yine de bu yol yalnız başarılı yolu değildir.

Yine de bu yol başarıya giden tek yol değildir.

Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümündeim buldum.

Dürüst söyleseydim, iş banaoğrusu/Açık konuşmam gerekirse/Açıkçası, iş çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerimin biraz ziyan edildiğini düşündüm.

Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğu bireyian, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyian kişi olarak, şimdi en basit ve en önemsiz işlere bakmak zonrundaydım, ç. Çok aşağılanmış hissettim.

Ancak bu işin sayesinde çok şeyleri öğrendim.

çok şey is already plural in meaning, no need for extra suffix

Ben sadece minimum işimn yeterlince olduğunu düşünmüyordum, her zaman yeni projelere arıyordum.

Zamanım fazla olduğunda başka iş arkadaşlarınma yardımı etmeye çalıştım.

Yavaş yavaş çok şeyleri öğrendim, ve sonra Excel becerilerimle başkaların işlerini giderek kolaylaştırdım.

Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, s. Sonunda herkes bana yardımları etmem eder miyim diye sormaya başladılar.

Sonunda herkes benden yardım istemeye başladı - Sonunda herkes yardımımı istemeye başladı (we would say this way)

İki buçuk yıl sonra yeni bir iş buldum ve orada muhasebe bölümünde üçüncü yüksek pozisyonu aldım.

Bir bölgesinin bütün bağlı sşirketlerinden sorumlu oldum ve aynı zamanda özel bir muhasebe yazılımında uzmanlaşmaya başladım.

En sonSonunda, birkaç yıl sonra, şirketindten ayrılıp bir danışman olarak kendi kendine çalışmaya başladım, bugüne kadar.

Şimdiki işimi çok beğendiseviyorum, ama böyle bir işim yapabildieceğimi asla düşünmezdim.

Geriye bakınca, genç halime başarıya giden yolun sadece bir yol aslatane olmadığını söylemeyi çok isterim.

Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklanabilir, sadece bir aramanı bekliyor.

we would put it into words differently but everyone will perfectly understand you anyway

Şimdiki de dahil, gelecek fırsatların daı kim biliyor?

Türkiye'ye taşındıktan sonrmamla beraberle yeni fırsatlar da beraberinde gelmiş da olabilir.

Daha genç olduğum zaman, özellikle üniversitede okurken, hayatta sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum.

Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyüklerden birine girmem gerekirdi.

Üniversitemde de bana aynı fikirleri besleverdiler.

Bu yüzden üniversite üçüncü sınıftayken, muhasebe firmaların her işe alım etkiliğine katıldım, her hafta işverenlerle konuşuyordum.

Mulakatlar gelince, firmaların ikisine girme şansımın %90 olduğunu sandım.

Firmalarında birkaç arkadaşım var, özel etkinliklere katıldım, notlarım oldukça iyiydi.

Ancak kim biliyoebilirdui ki sonunda hiç bir firmaya giremedim.

Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umutlarım yerle bir olmuştu.

Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi.

Birinin onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecekteki kapılar da ona çok daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi.

Yine de bu yol yalnızca başarılı yolu değildir.

Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümünde işimi buldum.

Dürüst söyleseydim, iş banaenim çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerim biraz ziyan edildiğini düşündüm.

Another alternative: "Açık konuşayım, iş çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerimin biraz ziyan edildiğini düşündüm."

Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğun bireyi, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyi, şimdi en basit en önemsiz işe bakmak zonrundaydım, çok aşağılanmış hissettim.

Ancak bu işin sayesinde çok şeyleri öğrendim.

Ben sadece minimum işim yeterince olduğunu düşünmüyordum, her zaman yeni projelere arıyordum.

Zaman fazla olduğunda başka iş arkadaşlarınma yardımı etmeye çalıştım.

Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, sonunda herkes banaenden yardımları etmem sormaya istemeye başladılar.

Geriye bakınca, genç halime başarı yolunun sadece bir yoldan ibaret asla olmadığını bilmeyi çok isterim.

Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklançıkabilir, sadece bir aramanı bekliyor.

Şimdiki de dahil, gelecekteki fırsatların da kim biliyor?

Türkiye’ye taşındıktan sonra beraberle yeni fırsatlar gelmiş da olabilir.

Feedback

Almost perfect!
By the way , I am an accountant too:)

Genç haline bir şey söyleseydin, ne söylerdin?


This sentence has been marked as perfect!

Daha genç olduğum zaman, özellikle üniversitede okurken, hayat sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum.


Daha genç olduğum zaman, özellikle üniversitede okurken, hayatta sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum.

Daha genç olduğum zamaken, özellikle üniversitede okurken, hayatın sadece bir doğru yolu olduğuna inanıyordum.

or - hayatta sadece bir doğru yol olduğuna inanıyordum. is more natural

Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyük birine girmem gerekirdi.


Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyüklerden birine girmem gerekirdi.

Bir muhasebeci olmak isteseydim, mutlaka muhasebe firmalarından 4 en büyük birine girmem gerekirdi.

mutlaka en büyük 4 muhasebe firmasından birine girmem gerekirdi

Eğer girmeseydim, bütün geleceğim kaybolurdu.


Eğer girmeseydim, bütün geleceğim kaybolurdu.

Eğer giremezsem (is giving more accurate meaning considering your sentence)

Üniversitem de bana aynı fikirleri beslediler.


Üniversitemde de bana aynı fikirleri besleverdiler.

Üniversitem de bana aynı fikirleri beslediler.

This sentence is not quite alright, we don't use it this way. Instead, you can say "Üniversitemdekiler de benimle aynı görüşteydiler/fikirdeydiler."

Bu yüzden üniversite üçüncü sınıftayken, muhasebe firmaların her işe alım etkiliğine katıldım, her hafta işverenlerle konuşuyordum.


This sentence has been marked as perfect!

Bu yüzden üniversite üçüncü sınıftayken, muhasebe firmalarının her işe alım etkiliğine katıldım, h. Her hafta işverenlerle konuşuyordum.

Mulakatlar gelince, firmaların ikisine girme şansımın %90 olduğunu sandım.


This sentence has been marked as perfect!

Muülakatlar gelince, firmaların ikisine girme şansımın %90 olduğunu sandıdüşünüyordum.

Firmalarında birkaç arkadaşım var, özel etkinliklere katıldım, notlarım oldukça iyiydi.


This sentence has been marked as perfect!

Firmalarında birkaç arkadaşım var, ö. Özel etkinliklere katıldım, n. Notlarım oldukça iyiydi.

all separate sentences here. For using (,) parts of the sentence must be related in meaning in a way

Ancak kim biliyordu ki sonunda hiç bir firmaya giremedim.


Ancak kim biliyoebilirdui ki sonunda hiç bir firmaya giremedim.

Ancak kim biliyordu ki sonunda hiç bir firmaya giremedim.

Ancak sonunda hiçbir firmaya giremeyeceğimi kim bilebilirdi... (tough sentence, I must say)

Gerçekten şaşırdim, tamamen harap oldum.


This sentence has been marked as perfect!

Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş.


Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umutlarım yerle bir olmuştu.

Bence bu fırsatları kaçırdığım halde geleceğim onlarınla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş.

Bu fırsatları kaçırdığım için geleceğim onlarla birlikte yok olmuş, umut yerle bir olmuş gibi hissettim/gibiydi. (suits better instead of bence here)

Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi.


Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi.

Evet, onun dört firmanın eğitimi de gerçekten çok iyiydi.

Birinin onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecek kapılar da ona daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi.


Birinin onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecekteki kapılar da ona çok daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi.

Birininsi onun tecrübesiyle silahlansaydı, gelecekte kapılar da ona çok daha çok kolay bir şekilde açılabilirdi.

Yine de bu yol yalnız başarılı yolu değildir.


Yine de bu yol yalnızca başarılı yolu değildir.

Yine de bu yol yalnız başarılı yolu değildir.

Yine de bu yol başarıya giden tek yol değildir.

Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümü işim buldum.


Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümünde işimi buldum.

Uzun lafın kısası, bir yazılım şirketindeki muhasebe bölümündeim buldum.

Dürüst söyleseydim, iş bana çok hoşuma gitmedi, ve yeneklerim biraz ziyan edildiğini düşündüm.


Dürüst söyleseydim, iş banaenim çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerim biraz ziyan edildiğini düşündüm.

Another alternative: "Açık konuşayım, iş çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerimin biraz ziyan edildiğini düşündüm."

Dürüst söyleseydim, iş banaoğrusu/Açık konuşmam gerekirse/Açıkçası, iş çok hoşuma gitmedi, ve yeteneklerimin biraz ziyan edildiğini düşündüm.

Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğu bireyi, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyi, şimdi en basit en önemsiz işe bakmak zonrundaydım, çok aşağılanmış hissettim.


Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğun bireyi, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyi, şimdi en basit en önemsiz işe bakmak zonrundaydım, çok aşağılanmış hissettim.

Üniversitemin ilk %10’undan biri olarak onur decerecesiyle mezun olduğu bireyian, okul dışında en çok etkinliğe katıldığı bireyian kişi olarak, şimdi en basit ve en önemsiz işlere bakmak zonrundaydım, ç. Çok aşağılanmış hissettim.

Ancak bu işin sayesinde çok şeyleri öğrendim.


This sentence has been marked as perfect!

Ancak bu işin sayesinde çok şeyleri öğrendim.

çok şey is already plural in meaning, no need for extra suffix

Ben sadece minimum işim yeterince olduğunu düşünmüyordum, her zaman yeni projelere arıyordum.


This sentence has been marked as perfect!

Ben sadece minimum işimn yeterlince olduğunu düşünmüyordum, her zaman yeni projelere arıyordum.

Zaman fazla olduğunda başka iş arkadaşların yardımı etmeye çalıştım.


Zaman fazla olduğunda başka iş arkadaşlarınma yardımı etmeye çalıştım.

Zamanım fazla olduğunda başka iş arkadaşlarınma yardımı etmeye çalıştım.

Yavaş yavaş çok şeyleri öğrendim, ve sonra Excel becerilerimle başkaların işlerini giderek kolaylaştırdım.


Yavaş yavaş çok şeyleri öğrendim, ve sonra Excel becerilerimle başkaların işlerini giderek kolaylaştırdım.

Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, sonunda herkes bana yardımları etmem sormaya başladılar.


Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, sonunda herkes banaenden yardımları etmem sormaya istemeye başladılar.

Zaman geçtikçe, becerilerim daha çok geliştirildi, s. Sonunda herkes bana yardımları etmem eder miyim diye sormaya başladılar.

Sonunda herkes benden yardım istemeye başladı - Sonunda herkes yardımımı istemeye başladı (we would say this way)

İki buçuk yıl sonra yeni bir iş buldum ve orada muhasebe bölümünde üçüncü yüksek pozisyon aldım.


İki buçuk yıl sonra yeni bir iş buldum ve orada muhasebe bölümünde üçüncü yüksek pozisyonu aldım.

Bir bölgesinin bütün bağlı sirketinden sorumlu oldum ve aynı zamanda özel bir muhasebe yazılımda uzmanlaşmaya başladım.


Bir bölgesinin bütün bağlı sşirketlerinden sorumlu oldum ve aynı zamanda özel bir muhasebe yazılımında uzmanlaşmaya başladım.

En son birkaç yıl sonra şirketinden ayrılıp bir danışman olarak kendi kendine çalışmaya başladım, bugüne kadar.


En sonSonunda, birkaç yıl sonra, şirketindten ayrılıp bir danışman olarak kendi kendine çalışmaya başladım, bugüne kadar.

Şimdiki işim çok beğendim, ama böyle bir işim yapabildiğimi asla düşünmezdim.


Şimdiki işimi çok beğendiseviyorum, ama böyle bir işim yapabildieceğimi asla düşünmezdim.

Geriye bakınca, genç halime başarılı yolu sadece bir yol asla olmadığını çok isterim.


Geriye bakınca, genç halime başarı yolunun sadece bir yoldan ibaret asla olmadığını bilmeyi çok isterim.

Geriye bakınca, genç halime başarıya giden yolun sadece bir yol aslatane olmadığını söylemeyi çok isterim.

Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklanabilir, sadece bir aramanı bekliyor.


Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklançıkabilir, sadece bir aramanı bekliyor.

Her zaman muhteşem yeni bir fırsat önünde saklanabilir, sadece bir aramanı bekliyor.

we would put it into words differently but everyone will perfectly understand you anyway

Şimdiki de dahil, gelecek fırsatların da kim biliyor?


Şimdiki de dahil, gelecekteki fırsatların da kim biliyor?

Şimdiki de dahil, gelecek fırsatların daı kim biliyor?

Türkiye’ye taşındıktan sonra beraberle yeni fırsatlar gelmiş da olabilir.


This sentence has been marked as perfect!

Türkiye'ye taşındıktan sonrmamla beraberle yeni fırsatlar da beraberinde gelmiş da olabilir.

You need LangCorrect Premium to access this feature.

Go Premium